Sosyal Medya'da çalkalanan Burma'da müslüman Katliamı hakkında Banu AVAR ne diyor?
Batı basını bir aydır, Myanmar eski adıyla Burma Müslümanları üzerine yayın yapıyor… ‘Faşist Burma yönetimi, Müslümanları katlediyor!’ ‘Budist çeteler Müslüman azınlığa kıyım yapıyor!’ haberler böyle... Haberlerin veriliş şekli ve bir anda küresel medyada duyulması , bizden İHH ve Anadolu Ajansı'nın hemen bölgeye intikali bana Darfur’u hatırlattı.. Yakında Angelina Jolie de, Lara Croft kostümüyle bölgede boy gösterir..
Öne çıkarılan haber ne? Güney Asya’nın ortasında, çileli mi çileli bir ülkede ‘müslümanlar’ katlediliyor. Kim katlediyor: Faşist hükümet ve ‘Budist çeteler!’ Üstelik Ramazan ayında!
Neden? ‘Çünkü onlar cani!’
Bu kadarla tatmin olacaksanız mesele yok.. Perdenin arkası mı? Çok tanıdık bir süreçten geçiyor Asya’nın mücevheri… Param parça
ediliyor.. Etnik ve dini savaşın içine sürükleniyor… Malına mülküne Küresel şirketler tarafından el konuluyor.. İktidar ve muhalefet küresel odakların ipi ucunda oynuyor, önlerine kırmızı halı seriyor.
Burma son 2 yıldır ‘açılım’ üzerine açılım yaptı. Terör faaliyeti yapan etnik bölücüler affa uğradı. Burma’nın Nobel barış ödüllü Leyla Zana’sı yıllardır ev hapsindeydi, bırakıldı.. Aung San Suu Kyi Burma’yı 1948’de İngiliz mandasından kurtaran kahramanlardan birinin kızı.. 2010’da serbest kalır kalmaz, ABD’nin ‘demokrasi’ kuruluşlarıyla, ABD dışişleri zevatıyla samimi görüşmelere başladı.. Batı basınında gereken ilgi gösterildi, reklamı layığıyla yapıldı.. İlk işi ülkede silahlı direniş yapan etnik gruplara ve ‘kurtuluş orduları’na sahip çıktı.... Burma hükümeti ve muhalefeti tümüyle batılı danışmanların denetimindeydi..
Son iki yılda iki şey hızla gerçekleşti Burma’da :
Özelleştirmeler ve Açılımlar!
2 yıl öncesine kadar Burma ‘Asya’nın Libyası ‘gibiydi… Kamu sektörü güçlü, halkına bedava eğitim ve sağlık hizmeti veren bir ülkeydi. . ‘Dİ’ çünkü son 6 ayda adeta bir Kemal Derviş dokunuşuyla, ‘demokrasi kervanına’ katıldı ve nesi var nesi yoksa özelleştirdi..
Yasalar peşpeşe 15 günde çıktı. O zamana kadar yabancılara sanayii kuruluşları ve toprak satışı yasaktı. Yasallaştı. Sanayide sadece Burma vatandaşlarını çalıştırma zorunluluğu vardı, zorunluluk kaldırıldı. Ortalığı işsizlikle beraber yabancı ‘köle işçi’ler sardı.. Merkez bankası küresel çetelerden bağımsızdı.. Bağımlılaştırıldı!
Dörtbir yandan ‘işgal’e uğrayan ülkede düşmanlıklar arttı, açlık ve işsizlikle birlikte batı beslemesi çeteler işe başladı… Hükümet yolsuzluk ve rüşvet batağındaydı.. Muhalefet ondan beterdi…
Washington’daki ofislerde üzerine çarpı çekilmiş, ‘demokrasi’ getirilecek ülkelerden biriydi, Burma!
Neden?
Burma’nın haritadaki yerine bakın. Burma ABD’nin 2 yıl içinde deniz kuvvetlerindeki gemilerinin yüzde 60’ını konuşlandırmayı düşündüğü coğrafyanın en stratejik yerinde.
Bir yanında Çin var: ABD’nin nihai hedefi! Öbür tarafı Hindistan, içinden çıktığı ülke..
Açılımlardan sonra Amerika’nın Burma’ya 22 yıldır uyguladığı yaptırımlar sonladı ve ülkeye bir ABD büyükelçiliği açıldı….. Malum fıkrayı hatırlayın: ‘Neden Amerika’da terör faaliyeti yok? Cevap: Çünkü orada bir ABD büyükelçiliği yok!’
İşte öyle de oldu..
Burma Güney Asya’da gazın, petrolün, mücevherin, kerestenin, pirincin, deniz ürünlerinin bir numaralı merkezi.. Batan bir gemi gibiydi.. İnsanlar işsizlikle tanıştı.. Açlıkla tanıştı.. Etnik çatışmalar için düğmeye basıldı.. Tıpkı Irak'ta yaptıkları gibi , birgün bir budist’i öldüren Müslüman kılığındaydılar, diğer gün Müslümanı öldüren Budist.. Irak’da Şii ve Sunni ibadethaneleri bombalayan İngiliz istihbarat örgütü ajanları yakalanmamış mıydı? Batı basını her gün ‘Şiiler Sünni camileri bombaladı!’ ‘Sünniler, Şii ibadethanesini bastı!’ haberleri yapılmamış mıydı..? Her ikisini de bombalayanlar, basanlar, kadınlara tecavüz edenler, çocukları kaçıranlar, batı istihbaratı kışkırtmasıyla ayağa kalkan, maaşa bağlanan, ‘demokrasi’ kuruluşlarıyla irtibatlı olan çetelerdi. Başlangıç yapıldıktan sonra arkası nasılsa gelirdi!
2011 aralığında 50 yıl sonra ilk kez bir Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton, Burma’yı ziyaret etti. Ardından İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague Burma’da boy gösterdi. O da 1955’den beri Burma’ya gelen ilk İngiliz Dışişleri Bakanı'ydı.. Ardından Batılı şirketlerin iş adamları sökün etti.. Telekomdan petrole tüm şirketler ellerine geçti..
Wall Street Journal Burma için ‘Asya’daki Son Büyük Pazar!’ diye başlık atıyordu.. ‘Potansiyeli görmezden gelinemeyecek kadar büyük!’ diye ekliyordu.. Küresel şirketlerin ağzının suyu akıyordu..
Yıllardır tüm hakları gaspedilmiş, Burma Bengladeş ve Hindistan’a yayılmış Müslüman nüfus ülkenin batısında Arakan’da yaşıyor.. Bir kısmı Ürdün'deki Filistinliler gibi, 1948’den beri gecekondulaşmış mülteci kamplarındalar.. Fırsat bulunca Bengaldeş’e Malezya’ya kaçıyor, oralardan da sınırdışı ediliyorlar.. Ne Arakan’da ne Bengaldeş’de sevilmiyorlar. Budistlerle aralarında zaten iş aş ev konusunda çekişme var..
İşte o bölgede son bir haftada 62 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce insan yaralandı… Haziran başında 10 müslüman bir Budist çete tarafından linçe uğradı.. Bir kadına tecavüz edip öldürmekle suçlanmışlardı.. Ardından Müslüman gruplar Budistlere saldırdı.. Ve sonra Budistler Müslümanlara saldırdı … Binlerce yıldır birarada yaşayan vatandaş bakakaldı… Sokaklar savaş alanıydı ve 30 bin kişi göçe zorlandı..
Senaryoyu yazanlar, göç, uyuşturucu ticareti silahlı çeteler gibi nedenlerle zaten BM örgütlerini bölgeye konuşlandırmışlardı. İstihbaratçılar da özel birlikler de danışmanlarda Buırma’da hazır ve nazırdı…
Burma’da insanlar ölüyor, Müslümanlar da Budistler de diğerleri de kana bulanıyor.... Burma ‘Büyük oyun’da önemli bir nokta… Kaosa taşınacak bir başka Güney Asya incisi.. Libya ile benzetilirdi! Libya bombalandı varı yoğu alındı.. Burma yönetimi ise katillerinin ayağının altına kırmızı halı serdi, Celladını evine davet etti.. Şimdi olan, gününü kurtarmaya çalışan Tibet ve Himalayaların barış sever insanlarına olacak! Oyunun farkına varamazlarsa Burma kan rengine bulanacak!
Arakan’a Angelina Jolie gelip bir dolanacak.. Kavgadan kaçanlar sınırlara yüklenecek.. Gri bölgeler oluşacak ve Barış gücü askerleri kavgayı ayırmak için bölgeye yerleşecek… ABD deniz gücü Bengal Körfezi'ne ve Arakan kıyılarına gelecek…
‘Müslümanlar öldürülüyor!’ demekle bitmiyor.. Senaryo hiç değişmiyor.. Darfur’da da Libya’da da Suriye’de de küçük farklarla aynı oyun sahneleniyor.. Stop imperialism.com sitesi yazarı Eric Draitser durumu özetliyor:
‘Arakan eyaleti başkenti Sittwe, Çin’in kullandığı en büyük liman, Çin’in içlerine kadar giren bir petrol boru hattı oradan başlıyor. Çin’i engellemek için en iyi yol doğal olarak Sittwe’de bir çatışma çıkarmak!’
Çatışma çıkarıldı.. Şimdi masum insanların cehennem zamanı!
Öne çıkarılan haber ne? Güney Asya’nın ortasında, çileli mi çileli bir ülkede ‘müslümanlar’ katlediliyor. Kim katlediyor: Faşist hükümet ve ‘Budist çeteler!’ Üstelik Ramazan ayında!
Neden? ‘Çünkü onlar cani!’
Bu kadarla tatmin olacaksanız mesele yok.. Perdenin arkası mı? Çok tanıdık bir süreçten geçiyor Asya’nın mücevheri… Param parça
ediliyor.. Etnik ve dini savaşın içine sürükleniyor… Malına mülküne Küresel şirketler tarafından el konuluyor.. İktidar ve muhalefet küresel odakların ipi ucunda oynuyor, önlerine kırmızı halı seriyor.
Burma son 2 yıldır ‘açılım’ üzerine açılım yaptı. Terör faaliyeti yapan etnik bölücüler affa uğradı. Burma’nın Nobel barış ödüllü Leyla Zana’sı yıllardır ev hapsindeydi, bırakıldı.. Aung San Suu Kyi Burma’yı 1948’de İngiliz mandasından kurtaran kahramanlardan birinin kızı.. 2010’da serbest kalır kalmaz, ABD’nin ‘demokrasi’ kuruluşlarıyla, ABD dışişleri zevatıyla samimi görüşmelere başladı.. Batı basınında gereken ilgi gösterildi, reklamı layığıyla yapıldı.. İlk işi ülkede silahlı direniş yapan etnik gruplara ve ‘kurtuluş orduları’na sahip çıktı.... Burma hükümeti ve muhalefeti tümüyle batılı danışmanların denetimindeydi..
Son iki yılda iki şey hızla gerçekleşti Burma’da :
Özelleştirmeler ve Açılımlar!
2 yıl öncesine kadar Burma ‘Asya’nın Libyası ‘gibiydi… Kamu sektörü güçlü, halkına bedava eğitim ve sağlık hizmeti veren bir ülkeydi. . ‘Dİ’ çünkü son 6 ayda adeta bir Kemal Derviş dokunuşuyla, ‘demokrasi kervanına’ katıldı ve nesi var nesi yoksa özelleştirdi..
Yasalar peşpeşe 15 günde çıktı. O zamana kadar yabancılara sanayii kuruluşları ve toprak satışı yasaktı. Yasallaştı. Sanayide sadece Burma vatandaşlarını çalıştırma zorunluluğu vardı, zorunluluk kaldırıldı. Ortalığı işsizlikle beraber yabancı ‘köle işçi’ler sardı.. Merkez bankası küresel çetelerden bağımsızdı.. Bağımlılaştırıldı!
Dörtbir yandan ‘işgal’e uğrayan ülkede düşmanlıklar arttı, açlık ve işsizlikle birlikte batı beslemesi çeteler işe başladı… Hükümet yolsuzluk ve rüşvet batağındaydı.. Muhalefet ondan beterdi…
Washington’daki ofislerde üzerine çarpı çekilmiş, ‘demokrasi’ getirilecek ülkelerden biriydi, Burma!
Neden?
Burma’nın haritadaki yerine bakın. Burma ABD’nin 2 yıl içinde deniz kuvvetlerindeki gemilerinin yüzde 60’ını konuşlandırmayı düşündüğü coğrafyanın en stratejik yerinde.
Bir yanında Çin var: ABD’nin nihai hedefi! Öbür tarafı Hindistan, içinden çıktığı ülke..
Açılımlardan sonra Amerika’nın Burma’ya 22 yıldır uyguladığı yaptırımlar sonladı ve ülkeye bir ABD büyükelçiliği açıldı….. Malum fıkrayı hatırlayın: ‘Neden Amerika’da terör faaliyeti yok? Cevap: Çünkü orada bir ABD büyükelçiliği yok!’
İşte öyle de oldu..
Burma Güney Asya’da gazın, petrolün, mücevherin, kerestenin, pirincin, deniz ürünlerinin bir numaralı merkezi.. Batan bir gemi gibiydi.. İnsanlar işsizlikle tanıştı.. Açlıkla tanıştı.. Etnik çatışmalar için düğmeye basıldı.. Tıpkı Irak'ta yaptıkları gibi , birgün bir budist’i öldüren Müslüman kılığındaydılar, diğer gün Müslümanı öldüren Budist.. Irak’da Şii ve Sunni ibadethaneleri bombalayan İngiliz istihbarat örgütü ajanları yakalanmamış mıydı? Batı basını her gün ‘Şiiler Sünni camileri bombaladı!’ ‘Sünniler, Şii ibadethanesini bastı!’ haberleri yapılmamış mıydı..? Her ikisini de bombalayanlar, basanlar, kadınlara tecavüz edenler, çocukları kaçıranlar, batı istihbaratı kışkırtmasıyla ayağa kalkan, maaşa bağlanan, ‘demokrasi’ kuruluşlarıyla irtibatlı olan çetelerdi. Başlangıç yapıldıktan sonra arkası nasılsa gelirdi!
2011 aralığında 50 yıl sonra ilk kez bir Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton, Burma’yı ziyaret etti. Ardından İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague Burma’da boy gösterdi. O da 1955’den beri Burma’ya gelen ilk İngiliz Dışişleri Bakanı'ydı.. Ardından Batılı şirketlerin iş adamları sökün etti.. Telekomdan petrole tüm şirketler ellerine geçti..
Wall Street Journal Burma için ‘Asya’daki Son Büyük Pazar!’ diye başlık atıyordu.. ‘Potansiyeli görmezden gelinemeyecek kadar büyük!’ diye ekliyordu.. Küresel şirketlerin ağzının suyu akıyordu..
Yıllardır tüm hakları gaspedilmiş, Burma Bengladeş ve Hindistan’a yayılmış Müslüman nüfus ülkenin batısında Arakan’da yaşıyor.. Bir kısmı Ürdün'deki Filistinliler gibi, 1948’den beri gecekondulaşmış mülteci kamplarındalar.. Fırsat bulunca Bengaldeş’e Malezya’ya kaçıyor, oralardan da sınırdışı ediliyorlar.. Ne Arakan’da ne Bengaldeş’de sevilmiyorlar. Budistlerle aralarında zaten iş aş ev konusunda çekişme var..
İşte o bölgede son bir haftada 62 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce insan yaralandı… Haziran başında 10 müslüman bir Budist çete tarafından linçe uğradı.. Bir kadına tecavüz edip öldürmekle suçlanmışlardı.. Ardından Müslüman gruplar Budistlere saldırdı.. Ve sonra Budistler Müslümanlara saldırdı … Binlerce yıldır birarada yaşayan vatandaş bakakaldı… Sokaklar savaş alanıydı ve 30 bin kişi göçe zorlandı..
Senaryoyu yazanlar, göç, uyuşturucu ticareti silahlı çeteler gibi nedenlerle zaten BM örgütlerini bölgeye konuşlandırmışlardı. İstihbaratçılar da özel birlikler de danışmanlarda Buırma’da hazır ve nazırdı…
Burma’da insanlar ölüyor, Müslümanlar da Budistler de diğerleri de kana bulanıyor.... Burma ‘Büyük oyun’da önemli bir nokta… Kaosa taşınacak bir başka Güney Asya incisi.. Libya ile benzetilirdi! Libya bombalandı varı yoğu alındı.. Burma yönetimi ise katillerinin ayağının altına kırmızı halı serdi, Celladını evine davet etti.. Şimdi olan, gününü kurtarmaya çalışan Tibet ve Himalayaların barış sever insanlarına olacak! Oyunun farkına varamazlarsa Burma kan rengine bulanacak!
Arakan’a Angelina Jolie gelip bir dolanacak.. Kavgadan kaçanlar sınırlara yüklenecek.. Gri bölgeler oluşacak ve Barış gücü askerleri kavgayı ayırmak için bölgeye yerleşecek… ABD deniz gücü Bengal Körfezi'ne ve Arakan kıyılarına gelecek…
‘Müslümanlar öldürülüyor!’ demekle bitmiyor.. Senaryo hiç değişmiyor.. Darfur’da da Libya’da da Suriye’de de küçük farklarla aynı oyun sahneleniyor.. Stop imperialism.com sitesi yazarı Eric Draitser durumu özetliyor:
‘Arakan eyaleti başkenti Sittwe, Çin’in kullandığı en büyük liman, Çin’in içlerine kadar giren bir petrol boru hattı oradan başlıyor. Çin’i engellemek için en iyi yol doğal olarak Sittwe’de bir çatışma çıkarmak!’
Çatışma çıkarıldı.. Şimdi masum insanların cehennem zamanı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler..